Harem-üş Şerif |
Kanuni döneminde yapılan şehir surlarının girişlerinden Şam kapısı |
Mescid-i Aksa |
Eski şehrin dar sokakları |
Taze naneli siyah çay |
Ağlama duvarı |
Ağlama duvarı |
100 farklı çeşidi satılan helvalar |
Hasidiklere özgü siyah takım elbisesi ve yağmurdan korumak için naylon poşet geçirdiği fötr şapkasıyla amcamız Şabat alışverişinde |
Salata ve pilavlara karıştırılmak üzere hazırlanmış kurutulmuş soğan, baharat ve tahıl karışımları |
Sirtaki barda araklarımızla |
Daha çok genç çiftler tarafından romantik bir akşam yemeği için rağbet gören Eldad Vezehoo Restoran |
Kudüs'te ilk işimiz İsrail Müzesi'ni gezmek oldu. Devasa boyutlardaki müze
sanattan tarihe, etnografyadan arkeolojiye her alanda zengin bir koleksiyona
sahip. Hakkıyla gezmek için en az iki üç gün sadece müzeye ayırmak gerekiyordu
ancak bizim o kadar zamanımız olmadığı için gezide en çok işimize yarayacak Ortadoğu
tarihi bölümüne iki saatimizi ayırabildik sadece. Sonunda üç saatten fazla
müzede kalsak da tadı damağımızda kalarak ayrıldık. Özellikle Yahudi kültürüne
ayrılan etnografya bölümünü gezerek Yahudi dini ve kültürü hakkında
hızlandırılmış bir kurs almış gibi oluyorsunuz. Müzeden sonra doğruca eski
Kudüs'e gittik ve ilk iş dini vecibelerimizi yerine getirmek üzere Harem-üş
Şerif'e girmek istedik, ancak gittiğimiz gün Müslüman olmayanlara dört gün
süreyle kapanmıştı. Kös kös geri dönerken Aysun ve Senem içlerinde yatan Müslümanın
farkına vardılar ve girmeye karar verdiler. Biz üç kafir erkek, girişin
yakınlarında bir çaycıda naneli çay ve nargile keyfi yaparken iki mümin bayan
kapıya yönelmişlerdi ki bir de baktık güvenlikçilerle hararetli bir şekilde
tartışmaktalar. Ben müminlik testinden sınıfta kalıp geri çevrileceklerini
düşünürken tartışmanın kışkırtıcı giyim tarzları dolayısıyla olduklarını
öğrendik. Her erkeğin aklını başından alacak daracık kotlarını örttükten sonra
girişlerine izin verildi ve muratlarına erdiler. Eski şehirde hayat özellikle
kısa kış günlerinde erkenden bitiyor. Dolayısıyla biz de kendimizi yeni şehrin
hareketli pazarlarına attık. Yahudilerin bir tam gün boyunca iş kategorisine
giren herhangi bir eylemde bulunmalarının dinen yasak olduğu haftalık tatil
günleri Şabat’ın başlamasına bir gün kalması nedeniyle herkes son
alışverişlerini yapıp Şabat’a hazırlanmak derdindeydi. Her türlü gıdanın
satıldığı büyük bir pazar alanı olan Mahane Yehuda hem değişik ürünleri tanımak
hem de bu koşuşturmanın içinde yer almak için en ideal mekan. Pazarda biraz
yürüdükten sonra dükkanların arasına sotelenmiş, küçük, ayaküstü bir şeyler
içmelik bir bar olan Sirtaki'ye kapağı atıyoruz. Barın önüne, pazarın hemen
içine koydukları masaya yerleşip incirli ve hurmalı araklarımızla (bizdeki
rakının Ortadoğu versiyonu) bu eğlenceli hareketliliği seyre
koyuluyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder