|
İlk akşam yemeğimiz Hummus Ashkara |
|
Seyahat boyunca yiyeceğimiz birçok humustan ilk ikisi |
|
İbranice alfabe |
Bizi İsrail’de nasıl bir ortamın beklediğine dair ilk
ipucunu havalimanında uçağa binmeyi beklerken aldık. Aynı uçağı bekleyen
yolcuların oluşturdukları görsel çeşitlilik, İsrail ve Filistin halklarının karmaşık
yapılarından küçük bir seçkiydi. Aysun’un hazırladığı sandviçleri duty free’den
aldığımız küçük şampanyalar eşliğinde mideye indirirken tatilimizin başlangıç
kutlamasını da yapmış olduk. Her
zamankinin aksine bu sefer hiçbirimiz gideceğimiz yer hakkında ön çalışma
yapmamıştık. Aysun’un bir gece
internette gezinirken denk geldiği ucuz uçak biletlerinin verdiği ilhamla
İsrail’e gitme fikrini ortaya atmasının ve hepimizin (belki de birkaç kadehin
de etkisiyle) onay vermemizin üzerinden bir buçuk ay geçmişti ve biletleri
aldıktan sonra üzerinde pek durmadığımız gezi günü gelip çattığında nelerle
karşılaşacağımızı bilmeden yola çıkıyorduk. Programsız gitmenin gezi rehber
kitabının yolculuk boyunca eline yapışıp kalması gibi dezavantajları olsa da
sağladığı özgürlük ve olasılıklar tercih sebebi olabiliyor. Daha önce
edindiğimiz kulaktan dolma bilgilerle İsrail uçuşları için havalimanında ekstra
güvenlik prosedürleri beklerken bunlarla karşılaşmadan uçağa bindik ve
indiğimizde de pasaport kontrolünden rahatça geçerek İsrail topraklarına ayak
bastık. Eşyalarımızı otele bıraktıktan sonra bizden birkaç saat sonraki bir
uçakla gelecek olan Senem ve eşi Giovanni’yi beklerken bir şeyler atıştırmak ve
yakın çevreyi tanımak üzere dışarı çıktık. İstanbul’da yemek turlarına rehberlik
yapmaya başladığımızdan beri bir anda yemek konusunda uzman kesilmiştik ve
hemen İsrail mutfağını değerlendirmek üzere araştırmalara başladık.
Turlarımızda yaptığımız üzere birkaç farklı yere uğrayıp azar azar denemekti
planımız, ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. İlk durağımız olan Hummus Ashkara, sahibinin
çok sıcakkanlı oluşu ve gösterdiği ilgi dolayısıyla beklediğimizden uzun ve
doyurucu bir durak oldu. İsrail’de geçireceğimiz 9 gün boyunca onlarca kez
humus yiyeceğimizin farkında olmadan büyük bir iştahla mideye indirdik ilk
humuslarımızı ve müessesenin ikramı diğer aperatifleri. Yanında bol miktarda
pide tüketilmesi nedeniyle oldukça doyurucu bir yemek humus. Karnımız tahinli
nohutla şişmiş bir halde çıktıktan sonra başka bir şey yemeden önce biraz
yürüyüş yapmaya karar verdik. Tel Aviv’in eski liman bölgesi yakın zamanda
bizim tayyipgillerin de çok sevdiği kentsel dönüşüme tabi tutulmuş ve
yenilenmiş. Ancak bizdekilerden farklı olarak bütün sahil şeridi halkın
kullanımına açık park, spor alanı, plaj olarak düzenlenmiş. Restoran, bina ve
yollar sahil şeridinin bayağı gerisinden başlıyor. Küçük turumuzu tamamladıktan
sonra midemizde bir biralık yer açtığımıza kanaat getirip bir bar seçtik.
Sanırım biraz cihangirvari bir muhitte olmamız dolayısıyla barda İsrail birası
yerine sadece ithal biralar vardı, kulağa hoş gelen birini seçip gelip geçeni
izlemeye koyulmuşken birden burnuma gelen koku beni alıp Alis harikalar
diyarına götürdü. Taze nane mi fesleğen mi diye düşünürken kokunun taze sarılmış
esrara ait olduğu idrak etmemle gerek sokakta bankta gerekse barda yan masada
çok sayıda insanın büyük bir rahatlıkla cigaralarını içip keyif yaptıklarını
fark ettim. Daha sonra internetten okuduğuma göre İsrail’de tıbbi amaçlı
marihuana kullanımı yasalmış. Sanırım bizim kaldığımız semtin sakinlerinin
hepsi acı bir şekilde kanserden mustariplerdi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder