19 Ocak 2014 Pazar

İSRAİL & FİLİSTİN _______ Tezatlıklar Diyarı Tel Aviv

İlk akşam yemeğimiz Hummus Ashkara

Seyahat boyunca yiyeceğimiz birçok humustan ilk ikisi

İbranice alfabe


Bizi İsrail’de nasıl bir ortamın beklediğine dair ilk ipucunu havalimanında uçağa binmeyi beklerken aldık. Aynı uçağı bekleyen yolcuların oluşturdukları görsel çeşitlilik, İsrail ve Filistin halklarının karmaşık yapılarından küçük bir seçkiydi. Aysun’un hazırladığı sandviçleri duty free’den aldığımız küçük şampanyalar eşliğinde mideye indirirken tatilimizin başlangıç kutlamasını da yapmış olduk.  Her zamankinin aksine bu sefer hiçbirimiz gideceğimiz yer hakkında ön çalışma yapmamıştık.  Aysun’un bir gece internette gezinirken denk geldiği ucuz uçak biletlerinin verdiği ilhamla İsrail’e gitme fikrini ortaya atmasının ve hepimizin (belki de birkaç kadehin de etkisiyle) onay vermemizin üzerinden bir buçuk ay geçmişti ve biletleri aldıktan sonra üzerinde pek durmadığımız gezi günü gelip çattığında nelerle karşılaşacağımızı bilmeden yola çıkıyorduk. Programsız gitmenin gezi rehber kitabının yolculuk boyunca eline yapışıp kalması gibi dezavantajları olsa da sağladığı özgürlük ve olasılıklar tercih sebebi olabiliyor. Daha önce edindiğimiz kulaktan dolma bilgilerle İsrail uçuşları için havalimanında ekstra güvenlik prosedürleri beklerken bunlarla karşılaşmadan uçağa bindik ve indiğimizde de pasaport kontrolünden rahatça geçerek İsrail topraklarına ayak bastık. Eşyalarımızı otele bıraktıktan sonra bizden birkaç saat sonraki bir uçakla gelecek olan Senem ve eşi Giovanni’yi beklerken bir şeyler atıştırmak ve yakın çevreyi tanımak üzere dışarı çıktık. İstanbul’da yemek turlarına rehberlik yapmaya başladığımızdan beri bir anda yemek konusunda uzman kesilmiştik ve hemen İsrail mutfağını değerlendirmek üzere araştırmalara başladık. Turlarımızda yaptığımız üzere birkaç farklı yere uğrayıp azar azar denemekti planımız, ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.  İlk durağımız olan Hummus Ashkara, sahibinin çok sıcakkanlı oluşu ve gösterdiği ilgi dolayısıyla beklediğimizden uzun ve doyurucu bir durak oldu. İsrail’de geçireceğimiz 9 gün boyunca onlarca kez humus yiyeceğimizin farkında olmadan büyük bir iştahla mideye indirdik ilk humuslarımızı ve müessesenin ikramı diğer aperatifleri. Yanında bol miktarda pide tüketilmesi nedeniyle oldukça doyurucu bir yemek humus. Karnımız tahinli nohutla şişmiş bir halde çıktıktan sonra başka bir şey yemeden önce biraz yürüyüş yapmaya karar verdik. Tel Aviv’in eski liman bölgesi yakın zamanda bizim tayyipgillerin de çok sevdiği kentsel dönüşüme tabi tutulmuş ve yenilenmiş. Ancak bizdekilerden farklı olarak bütün sahil şeridi halkın kullanımına açık park, spor alanı, plaj olarak düzenlenmiş. Restoran, bina ve yollar sahil şeridinin bayağı gerisinden başlıyor. Küçük turumuzu tamamladıktan sonra midemizde bir biralık yer açtığımıza kanaat getirip bir bar seçtik. Sanırım biraz cihangirvari bir muhitte olmamız dolayısıyla barda İsrail birası yerine sadece ithal biralar vardı, kulağa hoş gelen birini seçip gelip geçeni izlemeye koyulmuşken birden burnuma gelen koku beni alıp Alis harikalar diyarına götürdü. Taze nane mi fesleğen mi diye düşünürken kokunun taze sarılmış esrara ait olduğu idrak etmemle gerek sokakta bankta gerekse barda yan masada çok sayıda insanın büyük bir rahatlıkla cigaralarını içip keyif yaptıklarını fark ettim. Daha sonra internetten okuduğuma göre İsrail’de tıbbi amaçlı marihuana kullanımı yasalmış. Sanırım bizim kaldığımız semtin sakinlerinin hepsi acı bir şekilde kanserden mustariplerdi… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder