19 Ocak 2014 Pazar

İSRAİL & FİLİSTİN _______ Tezatlıklar Diyarı Beytüllahim / El Halil


Beytüllahim'de Noel ağacı ve kutlamaları

Ermeni kilisesinin bahçesinde İskoç tulumu çalan Süryaniler

Bize evinin kapılarını açan güzel insan Mohtara

Filistin yaratıcılığıyla bir Starbucks çakması

Filistin kasaplarında deve eti de bulmak mümkün

İsrail'in Filistin topraklarına yayılmasını gösteren pano


İbrahimi Cami


Yahudi yerleşimcilerin rahatça gezinmeleri için yolları tutan İsrail askerleri




El Halil'in eski şehir merkezi bugün harap halde

Filistin'den İsrail'e dönüşte kurulan güvenlik duvarları ve kontrol noktası

Doğum günü çocuğu Belçika birasıyla

Sabah şehirde akşamın bütün sakinliğine tezat bir hareketlilik buluyoruz. Kaotik pazar yerini gezinirken bir yandan da kahvaltılık malzemelerimizi topluyoruz. Fırından sıcak çıkmış ekmeğimizi, marketten zeytin ve peyniri, pazarcıdan domatesimizi ve çaycıdan taze naneli siyah çaylarımızı alıp bütün bunları mideye indirebileceğimiz sakin bir köşe ararken ara sokaklardan birine girip bir evin giriş merdivenlerine kuruluyoruz. Tam çıkınımızı çıkarıp yemeye hazırlanırken bir kadın ev kapısından başını uzatıp bize bakıyor. Bir iki hello’dan sonra sarf ettiği Arapça kelimelerden değil ama yaptığı el işaretlerinden anladığımız üzere bizi içeri davet ediyor. Kibarca teşekkür edip merdivenlerde rahatımızın yerinde olduğunu söylememize rağmen hiç pes edecek gibi görünmüyor ve sonunda teklifi kabul edip içeri giriyoruz. Bizi evin misafir odasına alıp, kahvaltımızı yapmamız için yalnız bırakıyor. Bir süre sonra gelip yanımıza oturduğunda biraz İngilizce, biraz Türkçeye de girmiş Arapça kelimelerin yardımıyla ailesinden ve hayatından sohbet ediyoruz. Bu güzel insana şükranlarımızı sunup evinden ayrılıyoruz. Pazarda ilginç olabilecek yiyecekleri araştırırken bir ciğercide Türkiye’de de bulunan ancak benim daha önce denemediğim akciğer dikkatimizi çekiyor. Ciğercinin camekanına biraz fazla uzun bakmış olmalıyız ki tezgahın başındaki çocuk sonunda dayanamayıp bize biraz ikram ediyor. Karaciğerden çok daha hafif, mantar benzeri bir dokusu bulunan akciğerin tadı hafif ve hoştu. Sabah Mahmud Abbas’ın ziyareti nedeniyle yoğun güvenlik önlemleri altında ziyarete kapatılan, İsa’nın doğduğu varsayılan yerin üzerine inşa edilmiş kiliseyi ziyaret edip bir diğer Filistin şehri El Halil’i ziyaret etmek üzere otobüs terminaline yöneliyoruz.  Otelden birkaç adım mesafedeki otobüs terminaline vardığımızda binanın girişi bize oldukça tanıdık geliyor. Önceki akşam şehre ilk vardığımızda otobüsten iner inmez üzerimize atlayan ve yorgunluktan pazarlık yapmaya bile tenezzül etmeden söylediği fiyatı kabul ettiğimiz ve şehrin içinde bir on dakika dolaştırıp bizi otele bırakan taksiye bindiğimiz yerdeydik. Bir turist rehberi olarak en basit turist tuzaklarından birine düşmekten kurtulamamıştık (Al’a Asakereh nerede yaşadığını biliyorum dostum, arkanı kollasan iyi edersin). El Halil’de eski şehrin merkezinde İbrahim peygamberin ve ailesinin mezarları üzerine inşa edilen, yarısı cami yarısı sinagog olan yapı her üç din için de önem teşkil eden bir yer.  Şehrin göbeğine 2000 asker tarafından korunan 500 kadar Yahudi yerleşimcinin gelip yerleşmesiyle eski şehir dikenli teller, güvenlik duvarları, kontrol noktaları, gözetleme kuleleri ve sürtüşmelerden bunalan insanların terk ettikleri boş ve harap binalarla bir savaş alanı havasındaydı. Sessiz sokakları gezinirken birden yolumuz İsrail askerleri tarafından kesiliyor ve beklememiz söyleniyor. Bütün cadde boyunca sıralanan İsrail askerlerinin arasından Yahudi yerleşimciler pazar gezintisine çıkmış gibi yürüyerek geçiyorlar. Her Şabat’ta (Cumartesi) bunun tekrarlandığını öğreniyoruz. İnsanların kendi şehirlerinde evlerine giderken yollarının kesilmesi ve beklemek zorunda bırakılmaları aşağılayıcı ve nefret uyandırıcı yönüyle Filistin-İsrail sorununu soğuk ve sert bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.  Yüz yüze geldiğimiz bu durum bize gerçeküstü geliyor, aklımız kavramakta kalbimiz kabullenmekte zorlanıyor. Karışık düşünceler ve hisler içerisinde Kudüs’e dönmek üzere otobüse biniyoruz. Filistin’e gelirken herhangi bir kontrolden geçmememize rağmen Filistin’den İsrail’e girişlerde sıkı güvenlik önlemleri ve kontrol noktaları bulunuyor. Bir havalimanı güvenliğine benzer prosedürlerden geçerken Araplar herhangi bir sorunla karşılaşma korkusuna karşın olsa gerek ayakkabı, kemer vb. her şeylerini çıkartırken biz rahatlıkla geçiyoruz. Akşam Kudüs’e vardığımızda o güne denk gelen Benoit’nın doğum gününü kutlamak için manen yorgunduk, birer Belçika birasıyla sakin bir kutlama yapıp otelimize döndük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder